12 Ekim 2010 Salı

duende

yapabilirim, yapamam. yapabilirim, yapamam. yapabilir-i-m.
halinin desenleri uzerinde uctu parmaklari, zipladi kondu dans etti. kollarini kaldirdi ve savurdu ve gorunmez yildizlar kaydi kollarinin altindan, boynundan ziplayip yukseldiler.
 uzun bir andi, pek cok ana gore daha cok vardi, sanki digerleri hafiflikleriyle ucarken o hep duracakti. Ama her an gibi o da bir ana donustu, varolmaktan. var olmanin en kisa sozcuguydu oysa. bir aniya donmeden hemen once.
kendini sokak lambalarinin hemen onunde durup o karanlik pembeye bakarken buldu.gok yuzu hem alaca karanlik hem pembeydi. hem geceydi hem pembe. agaclar, arabalar, insanlar yukseldiler, bir film karesi gibi dikildiler ve durdu. hayati anlamak icin, bir ani vardi, saniyelerden dakikalara uzanan uzun bir an, ve an bittiginde adimi atip yola devam etti, ama hic unutmadi. Nasil unuturdu ki anlari, cocuklugunda saatler suren anlari olmustu, icinde insan olmayi, dunyayi, savaslari, oldurmeyi dusundugu. insanlari dusunmekle gecen anlari hic unutmadi, yavas yavas kuculup mikroskobik olsalar ve yol kenarinda durup beklemeye kadar incelmis olsalar da hala unutmaz.
ve anlar surer gider. yazmanin her ani an sayilir. her an bir duendedir dans ederken ve yazarken ve resimde ve ancak bazen, ancak gercekten hissettiginde.