21 Ocak 2013 Pazartesi

Blog Hocam 2. Yıl Çekilişi

Blog Hocam 2. yaşına ödüllü bir çekiliş düzenleyerek merhaba diyor. İndirimlr sponsorluğunda düzenlenen bu çekilişte 4 kişiye hediye güzel hediyelerimiz olacak. Büyük ödül tablet bilgisayar. Siz de bu hediyelerden birine sahip olmak istiyorsanız katılım bilgilerine bu linkten ulaşabilirsiniz.




12 Ekim 2010 Salı

duende

yapabilirim, yapamam. yapabilirim, yapamam. yapabilir-i-m.
halinin desenleri uzerinde uctu parmaklari, zipladi kondu dans etti. kollarini kaldirdi ve savurdu ve gorunmez yildizlar kaydi kollarinin altindan, boynundan ziplayip yukseldiler.
 uzun bir andi, pek cok ana gore daha cok vardi, sanki digerleri hafiflikleriyle ucarken o hep duracakti. Ama her an gibi o da bir ana donustu, varolmaktan. var olmanin en kisa sozcuguydu oysa. bir aniya donmeden hemen once.
kendini sokak lambalarinin hemen onunde durup o karanlik pembeye bakarken buldu.gok yuzu hem alaca karanlik hem pembeydi. hem geceydi hem pembe. agaclar, arabalar, insanlar yukseldiler, bir film karesi gibi dikildiler ve durdu. hayati anlamak icin, bir ani vardi, saniyelerden dakikalara uzanan uzun bir an, ve an bittiginde adimi atip yola devam etti, ama hic unutmadi. Nasil unuturdu ki anlari, cocuklugunda saatler suren anlari olmustu, icinde insan olmayi, dunyayi, savaslari, oldurmeyi dusundugu. insanlari dusunmekle gecen anlari hic unutmadi, yavas yavas kuculup mikroskobik olsalar ve yol kenarinda durup beklemeye kadar incelmis olsalar da hala unutmaz.
ve anlar surer gider. yazmanin her ani an sayilir. her an bir duendedir dans ederken ve yazarken ve resimde ve ancak bazen, ancak gercekten hissettiginde.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

A! benim bagimliligimsin asamadigim duvar

allahim ne garip senden bir turlu kopamamam, A. habire donup dolasip geldigim noktam gibisin bir cesit bagimlilik. her seferinde biraz daha anliyorum ne kadar farkli oldugumuzu ve kendimi tatli yalanlarla uyutmamam gerektigini ve senden ne kadar hoslanmadigimi. ve her seferinde beni kendimden o kadar hosnut birakiyorsun ki beni olmaya zorlarken. allahim itici gucunu o kadar kucumsuyorum o kadar kiskaniyorum ki, seninle beraber olmaktan gecemiyorum bir turlu. neden reddettim seninle sevismeyi, nasil geri cevirebildim. nasil arzulamam bedenini, o sehvetli, odaya girdiginde erkeklerin kavramak icin can attiklari, dolgun vucudun, memelerini dusunmek bile kendimi o kadar iyi hissettiriyor ki
benim kisisel Tyler'im, yok edicim kurtaricim. seni dusundukce iyilesiyorum. Yasamak bir hastalik, organizma oluyor ama sen varsin, uzun vadede ama hepimizden kisa vadede olu olan sen.
kendimi tanidikca seni taniyorum, kendimi sevdikce seni seviyorum, kendimden nefret ettikce senden nefet ediyorum, aramizda sonmeyen bir seyler var butun o nefrete karsi. yikici olmaya aptal olmaya korkmuyorum seninle.
Seninle aptal olmak istiyorum A! aptal! senin salakliklarini yapmak, kabul edilmez olmak istiyorum beraber.  Sinir disi olmak istiyorum.
ama yalnizca sen varken, elimden tutmana gerek yok ama benimle duserken olamin istiyorum.
ben kendim icin cok iyiyim cunku, cok duyarli cok iyi cok korkak. oldurmeye kiyamaz ben.
bana iyi misin kotu musun anlayamiyorum.
ama yasarken oluyorum madem, sana ihtiyacim var.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Grili sehirden oykuler

soguk bir aksamdi. Aylardan haziran veya temmuzdu, o gunlerde tarihle fazla ilgilenmiyordum. Aklim geceleri donmamak ve karnimi doyurmakla mesguldu, ustelik sokaklarda takvim bulmak kolay degildir. Elbette durumum daha iyi olabilirdi, ayaga kalkmaya, toparlanmaya calisabilirdim. Tarihin ne oldugunu kosedeki yemek dagiticidan ogrenebilirdim. Saclarimi ve sakalimi kestirip kizimi ziyarete gidebilir, ona uzgun oldugumu soyleyebilirdim. butun bunlar yerine ihtiyar bir hobo gibi sokaklarda yasadim ve bir sonraki gunun ne getirecegini dusunmedim. dediklerimi yapmam o yilin eylul ayini buldu.

O yaz ise bir sicak bir soguk bulaniklik icinde, tam olarak gercek olup olmadigina emin olmadigim olaylar arasinda yuzerek gecti. Uyusturucu kullanmiyordum, icki bulmak yetrince zordu. Yine de...o yaz neler oldugundan bir turlu emin olamiyorum. Hersey yasli Will T'nin olumuyle basladi. veya bitti. bu garip, benim de tam olarak bilmedigim ve tanriya sukurler olsun ki tamamini asla ogrenmedigim bir oyku.

O Birlesme'den onceki son yazdi. Sonbaharda Sam O. sirketi devredecekti, o donemde kimse neler olacagini bilmiyordu. Zaten Sam O. diye birinin gercekten var oldugu, loch ness canavari gibi bir mit olmadigi, ilk kez o sonbahar kanitlanmisti
Benim icin degil. Ben onunla o yaz, Will T'nin oldugu gun, kucuk bir cikmaz sokakta donmamaya calisirken tanistim.
Onun hakkinda ne soyleyebilecegimden emin degilim. Sarisin ve uzun boyluydu. Basketciler gibi degil ama bahse girerim rahat bir 180 cm vardi. Cusseli degildi, yinede dik, insani karsisinda kucuk hissettiren bir yapisi vardi. Saclari acik kestaneydi, ensesinde biten askeri bir kesim.Butun bunlar aklimda bakislari yaninda onemsiz ayrintilar olarak kaldilar. Sanirim ilk kez bir seylerin farkli oldugunu o zaman anladim. Gozlerinde kesinlikle insan olmayan bir sey vardi.
Olaylari abartip romantiklestirmeye calismiyorum, ben oyle bir adam degilim. Sokaklarda ve parklarda uyuyup, yemek bulmak icin cop karistirmissaniz pek cok seye taniklik etmissinizdir. Korkutucu, mide bulandirici seylere. Ben de korkudan ve tehlikeden payima duseni aldim. Dazlak kafali beyinsiz domuzlar kadar isini bilen yasli kurtlarla yatip kalktigim oldu. Zamaninda, aptal ve tecrubesiz bir cocukken, kicimin tekmelendigi de cok oldu ama daha once hic biri bana onun gozlerine baktigimda hissettiklerimi hissettirmedi.
Onun gozlerine baktigimda, olumlu oldugumu hissettim.
Belki de soyle soylemeliyim,gozlerinde oyle bir sey, oyle bir bakis vardi ki, o an onun senin veya benim gibi siradan bir olumlu olmadigindan emin oldum.
Nashaya yapisip onu geri cekmeme neden olan da tam olarak bu histi.
Onu rahat biraktik, onun cussesinde ve kiyafetlerini giyen birini asla birakmayacagimiz sekilde, istedigini yapmasina izin verdik. Daha dogrusu, isini yaparken bize aldirmamasini ve bizim gibi sokak farelerine dikkat etmeyecegini umduk.
Bize yani bana, Nashaya veya Terry'e hic bakmadi. Hayir, onun gozleri sokaga adim attigindan beri Yasli Will'in uzerindeydi. Onun yanina gitti, zavalli aptal ayyas sizmisti, ve ona seslendi.
Will'i yaklasik 3-4 yildir taniyordum, ayyasin biriydi, onu hic sakalsiz ve ustunde temiz giysilerle gormemistim. Butun o kir tabakasinin altindan bile belli olan yakisikli hatlari vardi, ama bir domuz kadar pisti. Butun gun icer ve sonra duvar kenarlarinda sizardi.
Ona seslendi. Ona daha once hic birimizin duymadigi bir isimle seslendi, ben duymustum fakat sokakta yada markette filan degil, kizima o daha kucukken okudugum masallardan birinde. Lancelot Dulac, yuvarlak masa sovalyelerinin en asili ve soylusu. Kral Arthurun en yakin dostu ve karisinin gizi asigi. sovalye Lancelot. Ismi ilk duydugumda kafamda bir seyler cinladi ama nerede duydugumu hatirlayamadim. Ne oldugu ancak bir kac gun sonra eski bir kitapcinin onunden gecerken aklima geldi. Bunun ne anlama gelebilecegine dair istemeden de olsa kafa patlattim ama aklima hic bir sey gelmiyor. Deli sacmasi teoriler uretmektense olanlari aklimdan silmeye veya asla kimseye bahsetmemeye calsitim, yani su ana dek.
Simdi sahip oldugum tek seyi kizima vermeden once, bunu ne anlama geldiginden emin olmasini istiyorum. Belki de yanlis yapiyorum ve kizima ona yalnizca bela getirebilecek bir sey birakiyorumdur. bilmiyorum.
Korkarim ona verebilecegim tek sey bu ve bir uyari. Will T'nin basina gelenlerin ona olmamasi icin bir uyari.
O yasli ahmak o gun o duvar kosesinde oldu.
Kendisine seslenilir seslenilmez uyanmisti. Daha once bir ayyasin o kadar cabuk ayildigini hic gormemistim. Gozlerini kirpistirdi ve kirmizi kisik bakislari Onun uzerinde odaklandi. Aramizda ne konustuklarindan emin olamayacagim kadar mesafe vardi. Tek bildigim biraz sonra Will T'nin elini gogsune attigi ve bir sey cikarip adama uzattigi. Elleri bir an dokundu, sonra Will'in geriye yaslandigini gorduk. Suratinda garip bir gulumseme vardi. Daha once onun suratinda hic gormedigim turden, neredeyse huzurlu diyebilecegim bir gulumseme. Sonra gozleri kapandi. O an yasli Will'in hayattaki son anlarina sahit oldugumu anladim. Olmustu.
Nasha ve Terry'de neler oldugunu anlamislardi. Biri oldugunde bunu bir sekilde anlarsiniz. Sadece kendinden gecmis veya uyuyor olabilir gibi gozukuyordu ama ucumuzde oldugunun farkindaydik. Nasha bir kez daha one firladiginda bu sefer onu tutamadim. Sokagin basina yuruyen Adamin onune atladi ve ona bagirmaya basladi. Terry'de hemen yanindaydi, ikiside bu iyi giyimli pice bir ders vermeleri gerektigini dusunuyorlardi, ustelik Will bizim dostumuzdu, ani olumu hepimizi incitmisti.
Bu beni yanlarina gidip onlari susturmaktan ve adamdan elimden geldigince nazik bir sekilde ozur dilemekten geri tutmadi. Will olmussede geri kalanlarimizin biraz daha yasayabilmesi icin bu adama bulasmamamiz, onu ofkelendirmememiz gerektiginden emindim.
Iste o zaman o delici gri gozleri benimkilere dikildi, goz gozeydik. Kendimi yeni dogmus bir kedi yavrusu kadar gusuz hissettim, eminim ki istese orda boynumu kirardi.
Bana dogru uzattigi elinde siyah bir kart tutuyordu, evet sana biraktigim kart iste o Martha, gulumsedi.
"Sen zeki bir adamsin Dean C. " dedi. Adimi soylerken gozlerimin icine bakiyordu, soyadimi bilmesine hic sasirmadim. Icimde bir yerde annemin, babamin hatta senin adini bildiginden bile emindim. Bana uzatilan karti aldim.
"Belki ileride benimle calismak istersin, bir anlasma yapabiliriz." ben ne oldugunu anlamadan karti elimde siki siki tutarken o acelesiz adimlarla sokagin cikisina yurudu. "ilgileniyorsan beni ara" ondan duydugum son sozlerdi.
Karttaki ismi okudum, daha once binlerce kere, her yerde, sehir duvarlarinda, grafitilerde, el ilanlarinda okudugum, gercekten var oldugunu dusunmedigim bir adamin ismi o geceden sonra ruyalarimi ve bazen de kabuslarimi susledi.
Sam O. ile boyle tanistim.

sevgili kizim, sana ve torunuma biraktigim tek seyin omrumde gordugum en tehikeli ve tekinsiz sey olmasi benim gibi yasli bir adamin bile anlayabilecegi bir ironi. Kartin uzerindeki numarayi hic aramadim. Mecbur olmadikca kullanma. Hayati pahasina bir anlasma yapmak yasli Sam'e en azindan benim bildigim kadariyla hic bir fayda saglamamisti.

hoscakal